Bugün sizlere Koroner Arter Hastalığında Beslenme ile ilgili bilgi vernek istiyoruz. Koroner Arter Hastalığı (KAH) kalbi besleyen koroner arterlerin ARTERİYOSKLEROZ, yani damar sertliği nedeniyle yapılarının bozulmasını ve daralmalarını ifade eder
Koroner arter hastalığı kişinin yaşam kalitesinde önemli bozulmaya neden olur. Eforla gelen göğüs ağrısı (ANGİNA PEK. TORİS) ve nefes darlığı en, çok görülen belirtileridir.
Koroner arter hastalığı aynı zamanda kişiye ciddi bir hayati risk oluşturur. Tedavi edilmeyen koroner arter hastalığı kalp krizi (miyokart enfarktüsü) veya kalp yetmezliği ve sonunda ölüm ile sonuçlanır.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 1 NUMARALI ÖLÜM NEDENİ kalp-damar hastalıklarıdır. Tüm ölümlerin yaklaşık %40’ı kalp hastalıklarından olmaktadır.
Koroner Arter Hastalığının Nedenleri (Risk Faktörleri)
• Genetik yatkınlık
• Sağlıksız beslenme
• Şeker hastalığı
• Hipertansiyon
• Kan yağları tablosunun bozukluğu (Kolesterol?)
• Sigara
• Hareketsizlik
• Stres
Bu risk faktörleri nadiren tek başına KAH’na neden olur. Çoğu zaman bu faktörlerinin birkaç tanesi birlikte ve birbirlerini beslemek suretiyle hastalığa neden olur.
Eskiden KAH’nın büyük oranda genetik bir hastalık olduğu ve kaçınılmaz olduğu, ailenizde varsa sizde de eninde sonunda olacağı düşünülürdü. Artık öyle olmadığını, genetiğin ancak buna zemin hazırlayan bir faktör olduğunu biliyoruz.
Koroner arter hastalığının en önemli risk faktörü, YAŞAM TARZIMIZ. Yaşam tarzımız dendiğinde de en önemli faktör BESLENME.
Beslenme yoluyla aldığımız her türlü unsur, yani şeker, yağlar, vitamin ve mineraller, antioksidanlar ve bitkisel moleküller sağlığımız üzerine bire bir etkilidir. Öte yandan yine gıdalarla aldığımız kimyasal gıda katkıları, tarımsal ilaç kalıntıları, suni trans yağlar ve suni tatlandırıcılar sağlığımıza doğrudan zararlı etmenlerdir.
Uzun yıllar KAH’nın en önemli risk faktörünün kolesterol olduğu düşünülürdü. Bu kısmen doğru. “Kolesterol Faydalı mı, Zararlı mı?” bölümünde (sayfa 51) anlattığım gibi, kolesterol ancak damarlarda ENFLAMASYON olduğu takdirde oraya oturuyor. (Kan kolesterol seviyesi 300-400 olduğu halde damarları pırıl pırıl olan dünya kadar insan var.)
İşte bu da bizi ENFLAMASYON konusuna getiriyor.
Enflamasyon, BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİN YABANCI OLARAK ALGILADIĞI HER ŞEYE KARŞI GÖSTERDİĞİ BİR REAKSİYONDUR. Örneğin nezle olduğumuz zaman burnumuzda oluşan ödem ve kızarıklık bir enflamasyondur, sivrisinek ısırdığı zaman oluşan kızarıklık bir enflamasyondur.
Bu tip enflamasyon faydalı ve gerekli bir reaksiyondur. Ancak bir de gözle görülmeyen, belirti vermeyen ve bütün dokularımızı tutan bir KRONİK ENFLAMASY0N vardır ki, başta kalp-damar hastalıkları olmak· üzere birçok kronik hastalık için en tehlikeli risk faktörüdür. Enflamasyonu, içimizde için için yanan bir yangın olarak düşünebilirsiniz.
Enflamasyon Nedenleri
Görüldüğü üzere enflamasyonun da en önemli nedeni yine yaşam tarzımız ve yediklerimiz. Dikkat ettiyseniz KAH’na neden olan faktörlerle enflamasyona neden olan faktörler (genetik hariç) aynı.
Yaşlanma konusuna özellikle değinmek istedim. İnsanlar yaşlandıkça bazı kan hücrelerinden enflamasyona neden olan, SİT0- KİN denilen maddelerin salgılanmasında artış olur.
Buna, yaşlanma ve enflamasyon kelimelerinden türetilen ENFLAM-AGİNG denmektedir. Bu hadise 60 yaşlarından sonra kalp-damar hastalıkları, romatizmal hastalıklar ve hatta bazı kanserlerin görülme sıklığını izah ediyor. Yani enflamasyonu bütün kronik hastalıkların “ortak paydası” olarak görmek mümkün. Dolayısıyla 50 yaşlarından itibaren antienflamatuar beslenme özellikle önem kazanıyor.
Koroner arter hastalığının tedavisinde ilaçlar kadar önemli olan husus, doğru beslenmedir.
Doğru Beslenme ile Neler Mümkün?
• Enflamasyonu baskılamak
• Kan şekerini düşürmek
• İnsülin direncini kırmak
• Kötü kolesterolü (LDL) düşürmek, iyi kolesterolü (HDL) yükseltmek
• Damarları genişleterek kan akımını artırmak·
• Kalp kaslarını güçlendirmek
ABD’nin ünlü Cleveland Clinic hastanesinin öncülüğünü
yaptığı ve başta ABD olmak üzere dünyanın birçok tıp merkezinde uygulanmaya başlanan DİSEASE REVERSAL prgramları
o
ile oluşmuş kalp hastalıkları dahi büyük oranda geri çevrilebilmektedir. Bu program kapsamında 3 ila 6 ay süreyle özel beslenme programları ve “kardiyak rehabilitasyon” uygulanmaktadır. Hemen belirteyim, her ne kadar özel beslenme programları çok faydalı ise de ilaç tedavilerine bir alternatif değil, destek mahiyetindedir. Zamanla bazı ilaçlara ihtiyaç azalabilir ve kesilmeleri gündeme gelebilir. Kalp hastalıklarının tedavisinde ilk adım öncelikle kalbe doğrudan zararlı olan risk faktörlerini mümkün olduğunca ortadan kaldırmak. Dolayısıyla öncelikle sigara, trans yağlar, şeker, işlenmiş gıdalar ve alkolden kaçınmak gerekir.
Enflamasyonu Baskılayan Gıdalar
Antioksidan zengini gıdaların aynı zamanda güçlü antienflamatuar etkileri vardır. Bu gıdaları bol ve çeşitli yemek sağlığımızın sigortasıdır.
• Nar, portakal, limon
• Balık ve omega-3· yağ asitleri
• Zeytinyağı
• Brokoli
• Soğan, sarımsak
• Yeşillikler, salatalar
• Zerdeçal, zencefil ve tarçın gibi baharatlar
• Yeşil çay
• Bitter çikolata (%70 kakao)
Kan Şekerini.Düşüren Ve İnsülin Direncini
Kıran Gıdalar
Doğrudan kan şekerini düşüren gıdalar olmasa da enerji yoğunluğu az olan gıdalar, glisemik indeksi düşük gıdalar, kan. şekeri yükselmelerine neden olmayarak zamanla insülin direncinin kırılmasına yardımcı olurlar.
• Brokoli
• Yeşil salatalar
• Sebzeler
• Bakliyat
• Yulaf ezmesi
Kan Kolesterol Tablosunun Sağlıklı Dengelenmesi
Dikkat ederseniz burada kan kolesterolünü düşürmekten değil, kan kolesterol tablosunun DENGELENMESİNDEN söz ediyorum.
Şeker hastalığı ve enflamasyon gibi diğer risk faktörleri ile birlikte “kötü kolesterol” LDLnin damarlara oturduğu kesin. Kötü kolesterol tablosunun koroner arter hastalığını artıracağı da kesin EN SAĞLIKLI KOLESTEROL TABLOSU, LDL’nin nispeten düşük, iyi kolesterol HDL’nin de yüksek olduğu bir tablo.
Total Kolesterol/HDL Oranı
Amerikan Kalp Derneği (AHA) total kolesterolün HDL kolesterole oranının S’in altında (ideal olarak 3,5) olmasını öneriyor. Örneğin total kolesterol değeriniz 220 ise HDL değerinin 40’ın üzerinde ve ideal olarak 60 civarında olması gerekir. Yani HDL ne kadar yüksek olursa o kadar iyi.
Amaç total kolesterolü makul seviyelere düşürüp LDL düze-yini düşürmek ve HDL düzeyini artırmak olmalı. Bu amaçla;
• Ceviz
• Zeytinyağı
• Balık
• Bakliyat
• Keten tohumu
• Yulaf ezmesi
• Brokoli
• Semizotu
• Lifli sebzeler ve salatalar yenebilir.
Tabii, kolesterolü düşürüp iyi kolesterol oranını artırmanın en etkili yolu düzenli olarak yapılan harekettir. En pratik yol, günde 10,000 adım yürümektir. Düzenli hareket sadece kolesterolü düşürmeye değil, aynı zamanda kan şekerini düşürmeye, insülin direncini kırmaya ve enflamasyonu baskılamaya yarar
Damarları Genişleten Gıdalar
Daha önce değindiğim gibi damarlarımızdaki kan akımını belirleyen ve düzenleyen en önemli faktör, damarların kendi içinde üretilen NİTRİK OKSİT (NO) hormonudur. Nitrik oksit yapımı yaşlanma, hareketsizlik, şeker hastalığı ve enflamasyon nedeniyle azalır. Kalp-damar hastalıklarından korunmak ve hastalığı hafifletmek bakımından nitrik oksit seviyelerinin yükseltilmesi elzemdir. Bazı gıdalarla alınan nitratlar, arginin ve citruline gibi amino asitler nitrik oksit yapımında kullanılıyor. C vitamini ve antioksidanlar da etkinliğini artırıyor. Şu gıdalar alınabilir:
• Kırmızı pancar
• Nar
• Sarımsak
• Karpuz
• Ceviz
Ancak nitrik oksit düzeyini en çok artıran unsur, kan dolaşımını hızlandıran güçlü egzersizlerdir. Yukarıda belirttiğim fonksiyonel gıdalarla birlikte günde 30-40 dakika tempolu yürüyüş nitrik oksit seviyelerinde önemli bir artış sağlayacaktır.
Kalbi Güçlendiren Gıdalar
Kalp kaslarının sağlığını belirleyen en önemli unsur onları besleyen damarlar ve kan akımıdır. Öte yandan kalp hücrelerinin enerji üretme kabiliyetleri de kalp sağlığı bakımından çok önemlidir. Tüm hücrelerde olduğu gibi KALP HÜCRELERİNİN ENERJİ ÜRETME MERKEZLERİ MİTOKONDRİLERDİR. Mitokondrilerin enerji üretme sürecinin de en önemli unsurlarından biri CoQ 1 O enzimidir. Bu önemli enzim yaşlanma ile birlikte azalmaya başlar. Kolesterol düşüren statin ilaç kullananlarda da tehlikeli düzeylere düşebilir.
CoQ 1 O seviyelerini doğal yollardan yükseltmek hem mümkün hem de çok daha sağlıklı .
• Balık
• Sakatat (yürek, ciğer ve böbrek)
• Brokoli, karnabahar
• Ispanak
• Mercimek
• Soya fasulyesi
Kalp Dostu Mineraller
Mineraller organizmamızda binlerce biyokimyasal faaliyette görev alan, organlarımızın düzgün çalışması iç_in elzem olan çok önemli elemanlardır.
Özellikle kalp dostu mineraller
• Potasyum
• Magnezyumdur.
Potasyum
Hücrelerimizde su dengesini sağlayan, sinir iletimi ve kaslarımızın kasılmasında önemli görevleri olan bir mineraldir. Tuz ile ilgili bölümde değindiğim gibi, potasyum sodyumun panzehri gibi görev görerek tansiyonun dengelenmesini sağlar. Potasyumun kalp üzerine olan en önemli etkisi. kalp hücrelerinin düzgün şekilde kasılmasını sağlamaktır. Yetersiz kan potasyum düzeyleri kalp atımlarında düzensizllklere (aritmi) neden olur. Özellikle hipertansiyon nedeniyle idrar söktürücü ilaç kullanan kişilerde potasyum kaybı nedeniyle sıkıntılar olabilir.
Potasyum denince hemen akla muz gelir ama gerçekte bütün sebze, meyve ve salatalar yüksek oranda potasyum içeriyor.
Magnezyum
Magnezyumun güçlü antienflamatuar etkileri mevcuttur ve bu yolla damar sağlığına ve tansiyon üzerine olumlu etkileri vardır. Magnezyumun bir çok önemli rolü. de şeker metabolizması üzerinedir. Magnezyum takviyesinin insülin direnci ve kan şekeri üzerine olumlu etkileri mevcuttur.
Özetle Kalp Sağlığı İçin Şunlar Çok Önemli!
Kalp sağlığı üzerine olumsuz etkileri olduğu bilinen kötü alışkanlıklardan ( sigara, alkol, şeker, trans yağlar, · doymuş yağlar) kaçınmak.