Sağlık

Kalsifikasyon Nedir?

Kalsifikasyon, bir dokuda kalsiyum birikimi sürecidir. Kalsiyum, kemik dokusunda en bol bulunan mineraldir ve birçok biyokimyasal ve fizyolojik sürece katılan kalsiyum iyonlarının kaynağıdır. Kalsifiye dokular, kalsifiye olmayan dokulara göre daha sert ve serttir. Kalsiyum birikimi genellikle iltihaplanma veya hücre ölümü olmaksızın gerçekleşir.

Kalsiyumlar insan sağlığı için gereklidir: kemik gücüne, kanın pıhtılaşmasına, kan basıncının düzenlenmesine, kas kasılmasına ve gevşemesine, hücresel zar geçirgenliğine katkıda bulunurlar. Kalsiyum kemiklerde birikebilir, ancak kalp veya beyin gibi diğer organlarda da birikebilir. Fazla kalsiyum böbrek taşı ve osteoporoz gelişimi için bir risk faktörü iken, ateroskleroz için yüksek bir risk vardır.

Kalsifikasyon Nedenleri Nelerdir?

İnsan vücudundaki kireçlenme aşağıdaki koşullara neden olur:

Kardiyak: Bireysel miyositlerde kalsiyum birikmesinden kaynaklanır. Erken kalp krizi, kalp yetmezliği ve kalp hastalığına neden olabilir. Kalsiyum birikimi miyositlerin sertleşmesine yol açar, bu nedenle artan sertlik sadece ‘kaslarda sertleşme’ olarak fark edildiğinden hasar hemen tespit edilmez, bu da nihayetinde kalp krizi ve kalp yetmezliği gibi kalp sorunlarına yol açar.

kalsifikasyon
kalsifikasyon

Nörolojik: Solunum, gastrointestinal ve diğer sinirlerdeki kalsiyum birikimlerinden kaynaklanır. Doku içinde iltihaplanmaya ve Alzheimer hastalığı gibi nörolojik hastalıklara yol açabilir. Kalsiyum birikimi sinir fonksiyonunun kaybına, dokuların şişmesine ve kireçlenmesine neden olabilir.

Kanser: Kanserli hücrelerin hiperplastik büyüme geçirmesine neden olur. Bunlar aynı zamanda ‘tümör’ olarak da bilinir. Tümörler, hiperplazi geçiren herhangi bir hücreden kaynaklanır ve büyüklüklerine, yerlerine, yaşlarına veya diğer faktörlere bağlı olarak farklı kanser türlerine dönüşme yeteneğine sahiptirler.

Terapi Seçenekleri Nelerdir?

Terapiler şunları içerir:

Kalsifikasyon, çeşitli hastalıklar için önemli bir risk faktörüdür.

Yaşam tarzı faktörlerinin normal kalsiyum homeostazını bozduğu, serum fosfor düzeylerinde artışa neden olduğu ve osteoporoz ile sonuçlandığı öne sürülmüştür. Kalsitin dokularda birikmesinin, aterosklerotik lezyonların kalsifikasyonunu destekleyebileceği ve böylece onların gelişimine ve ilerlemesine katkıda bulunabileceği de öne sürülmüştür.

Kalsiyum açısından zengin bir diyet kanser riskini azaltıyor gibi görünüyor

Kurşun, kadmiyum ve alüminyum gibi metal iyonlarının fazlalığı da kalsiyum birikimi ve diğer sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilmiştir. Kalsifikasyon, diyet proteininin “fazla” bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.

Aşırı diyet proteini (gereksinimlerle karşılaştırıldığında), böbreklerde böbrek taşlarına neden olabilecek kireçlenmelerin oluşmasına neden olabilir.

Bazı mineraller, örneğin kronik diyaliz hastaları için rutin tıbbi tedavi ile vücuda bırakılır. Ortaya çıkan kalsiyum birikintilerine psödokalsifikasyon denir. Zamanla, bir protein ile onu ilaca ve diğer bileşiklere bağlayan ligandı arasındaki iyonik bağdan kalsiyum karbonat pulları oluşur. Glikojen granülleri, kalsifikasyon bölgeleri olan miyoglobin, hemoglobin ve diğer kan proteinleri ile doldurulur. Böbrekteki glikojen granüllerini bulmak için röntgen kullanılabilir.

kalsifikasyon
kalsifikasyon

Kafa travmasından sonra beyinde kafa içi basınçla bağlantılı kalsiyum kristalleri gözlenmiştir. Ayrıca kemik iliğinde bölünen hücreler veya hematom olarak adlandırılan balık iktiyozisi arasında da oluşabilirler. Kalsiyum kristallerinin meme ve fibroadenomdaki hücreler arasında oluştuğu da gösterilmiştir.

Kalsiyumun lipid peroksidasyonu üzerindeki etkisi ilk olarak Kouno ve ark. (1984) burada linoleik aside kalsiyum eklenmesinin, serbest radikal zincir reaksiyonu olarak kabul edilen lipid peroksidasyonunu başlattığını göstermişlerdir.

Kalsifikasyon mekanizması, kalsiyum iyonlarının bir ligand protein bağlayıcı bileşikler olarak “etki ettiği” iyonik bağlanmayı içerir. Kalsiyum karbonat, bir protein ile onu proteinler, enzimler, asitler ve alkaliler gibi diğer bileşiklerle bağlayan ligandı arasındaki iyonik bağdan oluşur. Bazı proteinler, riboz ve glikoz gibi organik asitler tarafından sabitlenir. Organik bileşikler pozitif bağlanma eğilimindedir ve kalsiyum iyonları bunun için bir karşı iyon görevi görür. Ribonükleik asit ve tiroksin gibi bazı proteinler su molekülleri tarafından sabitlenir. Organik asitlerin veya su moleküllerinin bağlanması, protein-ligand bağından çok daha güçlü bir bağdır ve bu nedenle bu bileşiklerin sabitlenmesine neden olur.

Kireçlenme Hangi Bölgelerde Meydana Gelir?

Kireçlenme, kemik, gözler, kalp ve bağırsaklar dahil olmak üzere vücuttaki çeşitli dokularda meydana gelir. Ölümden sonra (otopsiler) insan dokularında kalsifikasyon gözlenmiştir, ancak bunun osteoklastlar mı yoksa osteoblastlar mı yoksa her iki hücrenin bir karışımından mı kaynaklandığı henüz bilinmemektedir.

Osteoblastlar, kemik hücre dışı matrisini salgılar ve yeni kemik dokusu üretir. Osteoklastlar, osteoid dahil olmak üzere eski kemiği parçalayan kemik emen hücrelerdir ve ayrıca kalp, beyin ve karaciğerde bulunurlar. Osteoklastlar, kandaki toplam alkalin fosfataz seviyeleri yükseldikten sonra aktivitelerinde bir azalma ile tespit edilebilir.

Kalsifikasyon Nedir?
kalsifikasyon

Fosfat, klorür ve sülfat gibi organik anyonların bir kombinasyonu, sürece yardımcı olmak için osteoklastlar tarafından salgılanır. Osteoklastlar, hücre dışı matrisi rezorbe etme yetenekleriyle tanımlanabilir. Salgılanan en yaygın organik anyonlar arasında kondroitin sülfat, kollajen ve lizin bulunur. Ayrıca kemiğin çözünmesini kolaylaştırmak için kollajen liflerini, elastin ve proteoglikanları emerler. Kalsiyum iyonları kemik dokusunun emilmesi için gereklidir.

Kalsifikasyonun biyokimyası, solüsyondaki kemik yongaları ve mineral kristalleri gibi mikroskobik preparasyonlar üzerinde ayrıntılı olarak incelenmiştir. Kristal yapısı in vitro olarak x-ışını kırınımı ve elektron kırınımı çalışmaları ile belirlenmiştir.

Bu yazıyı değerlendirin

Emine Gökçe

Gökçe, sağlık ve yaşam tarzı konularında uzmanlaşmış bir içerik yazarıdır. Beslenme ve Diyetetik alanında eğitim alarak sağlık sektöründe geniş bir bilgiye sahip olan Gökçe, okuyucularına sağlıklı yaşamın püf noktalarını aktarmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu